GİZEMİ İLE GÖLÜN ALTINDA YATAN GÜZEL ŞEHİR (BATIK ŞEHİR)
Günün her saatini
ayrı bir güzellikle bezeyen Hazar Gölü, Güneyinde Hazar Baba Dağı,
kuzeyinde Mastar dağları ile göğün maviliğini içerisine çekerek
koyulaşan bir göl. Hazar Gölü’ne efsaneler gölü dense abartılı bir şey
söylenmiş sayılmaz. 78.6 kilometre kare alana sahip bu gölün güney
cephesinde Hazar Baba dağı ile gölün kesiştiği Sürek köyünün eteklerinde
bir büyük adası hemen dikkat çeker. Yaz aylarında binlerce martının
barınağı olan bu adanın kıyı ile kesiştiği noktada Batık Şehrin
kalıntıları anlatılan efsaneleri somutlaştırır. Hazar Santrali’nin
gölden emdiği suyla birlikte Batık Şehrin kalıntıları su yüzü- Doğu
Anadolu’nun Nazar Boncuğu Hazar Gölü’ne çıkmıştır. Batık Şehrin
yüzyıllara meydan okuyan sağlam taş duvarları şimdilerde güneşi, hem
doğarken hem de batarken selamlamaktadır. Hazar Gölü'nün suları
çekildikçe ağır ağır ortaya çıkan üç katlı gizemli yapının Ortaçağdan
kalma “Şirin Şehrin” kalıntıları olduğu ifade edilmektedir. Ancak bu
konuda geniş bir arkeolojik çalışma bu güne kadar
gerçekleştirilememiştir. Efsaneye göre bir zamanlar Batık Şehrin
bulunduğu bu yörede şirin mi şirin bir şehir varmış. Bu şehre
şirinliğine izafeten “Şirin Şehir” derlermiş. Bugün kalıntıları su
yüzüne çıkan bu güzel şirin şehrin sular altında kalmasının sebebi de
biri birine kavuşamayan iki sevgilinin aşklarıymış. Efsane bu ya bir
zamanlar gölün ortasında bir ada, adada bir kilise varmış. Kilise
papazının güzel kızı, kıyı köylerdeki bir Türk gencine âşık olmuş. Türk
delikanlısı da kıza vurulmuş ya gündüz buluşmaları tehlikeliymiş.
Delikanlı, kıza:''gece pencereye bir mum bırak; ben uzaktan ışığı görüp
yüzerek gelirim, buluşuruz'', demiş. Böylece Türk delikanlısı ile kilise
papazının kızı gecelerce buluşup aşklarını biri birlerine anlatma imkânı
bulmuşlar. Ancak, kötü niyetli kişiler bu buluşmayı hemen ulaştırmışlar
kızın babası papaza. Papaz takibe almış kızını. Kız, yakmış mumu;
başlamış beklemeye babasından habersiz. Papaz, bir hışımla kızını mumun
başından uzaklaştırmış. Sonra da delikanlıya yol gösteren mumu
söndürüvermiş. Mum ışığına doğru kulaç atan delikanlı zifiri karanlıkta
dönmüş durmuş buz gibi suyun içerisinde. Takatten düşünce de bırakmış
kendini gölün derinliklerine. Kız, anlayınca boğulduğunu sevgilisinin o
da dalıvermiş Hazar’ın serin sularına. Derler ki o zaman bu zaman
dünyada biri birlerine kavuşamayan bu iki sevgilini ahı’dır ki her yıl
Hazar’ın suları bir kurban alır. Efsane böyle de gerçek olan yaklaşık
bin yıldır sular altında keşfedilmeyi bekleyen Şirin Şehrin büyük bir
kültürel hazine oluşudur. Bu şehrin bütün yönleri ile gün yüzüne
çıkartılması ile yöre tarihi daha da anlamlaşacaktır. Şehrin,
Selçuklulardan önce bölgede yaşayan Çubuk Beyliği'ne ait olduğu da
söylenmektedir. Yapılan sathi çalışmalar sonucu suyun altında iki adet 3
metre genişliğinde ve en az 5 metre yüksekliğinde 50x50 santimetre
ebadında tuğlalardan, ustalıkla örülmüş savunma duvarları bulunmaktadır.
Duvarların su altında 150 ila 180 metre uzandığını belirten su altı
ekipleri bugün için su yüzeyine çıkan kısmı ile bunun bir saray olduğu
fikrinde birleşmişlerdir. Hazar Gölü için bulunabilen en eski kaynaklar
XVII. yy aittir. 1608-1619 yılları arasında Osmanlı imparatorluğu
topraklarında gezen Polonyalı Simeon, kaleme aldığı seyahatnamesinde
Anadolu’daki bu gölden etkilenmiş. Gölcük adlı bu gölün içerisinde bir
adanın olduğunu ve bu adada da Surp Nişan adını taşıyan bir kagir kilise
ve bir köyün varlığından bahsetmiştir. Hazar gölünün tek adası vardır.
Sürek köyüne yakın bu adanın batısında ise Batık Şehrin kalıntıları
bulunmaktadır. İhtimal ki Batık Şehrin efsanesi Polonyalı Simeon’a
bunları yazdırmış olabilir.
Kaynak: Hazar’dan Fırat’a Sivrice /basım tarihi: 20.01.2014/ yazarı:
Hadi Önal